Sahra Avcı 11A

 

Felsefe Birinci Performans Ödevi     

-Bir şey tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o, iyi olduğu için mi tanrı tarafından buyurulmuştur?

 

 

Küçük bir araştırmam sonucu bu sorunun felsefede “Euthyphro İkilemi” olarak bilindiğini öğrendim. Platon, bundan Euthyphro diyalogunda bahsediyormuş. Bu diyalogda Sokrates Euthyphro adındaki dindar bir adamla sohbet ederken bu soruyu sormuş ve Platon’da Sokrates’in sorduğu sorudan yola çıkarak bu ikilemi ortaya atmış. Şimdi sizlere hem kendi görüşlerimle hemde Platon’un bu konu hakkındaki görüşleriyle bu ikilemi açıklamaya çalışacağım.

Tanrı; kainatı ve üzerindeki her şeyi yaratmış üstün bir varlıktır.Evrenin, kainatın, canlıların, ruhun ve bugune kadar var olmuş bütün kavramların ve açıklamalarının  yaratıcısı… Tanrı için böyle bir açıklama yaparsak bu açıklamadaki  “bütün kavramların yaratıcısı” kısmı aslında biraz bizim konumuza da değiniyor, burdan yola çıkarak devam edebiliriz. Eğer tanrı “iyilik-kötülük” gibi bütün kavramların yaratıcısı ise bu kavramları temsil ettiği anlamı da kendisinin seçtiğini düşünebiliriz. Yani eğer böyle düşünürsek, neyin iyi olup neyin kötü olacağına kendisinin karar verdiğini söyleyebiliriz.

Tanrı isterse istediği kavramın veya olgunun iyilik kötülük durumunu değiştirebilir. Buda onun bunu istediği için yaptığını gösterebilir. Yani bu duruma göre bir şey Tanrı istediği için iyi olur. Eğer tanrı isterse bir şeyin iyilik-kötülük durumu değişebilir.Bu da Tanrı’nın mutlak bir kaynak olma özelliğini tehdit etmez. Bu durum farklı inançlar üzerinden bakıldığı zaman değişkenlik gösterebiliyor. Yani demek istediğim ‘iyi’ olan bir şey her zaman bütün dünya için iyi bir kavram olmayabiliyor. Bir inançta iyi olan bir davranış başka bir dinde yasaklamış yada günah sayılabiliyor. Örneğin bir canlıyı veya bir insanı öldürmek. Hem ahlaksal anlamda bakıldığı zaman hemde hukuken çoğu insan için hem suç hem de günah olarak tanımlanır. Ancak Yahudilik inancına göre kendi inançlarının dışında başka dine inanan bütün insanları öldürmek onlar için Tanrıya ibadet göstergesidir. İbadette ‘iyi’ olarak tanımlanabilecek bir kavramdır. Kutsal kitapları olan Tevrat'ta da  buna kanıt olarak gösterilebilecek ayetler bulunur. Örneğin; “ Şimdi git Amaleklilere saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et! Hiçbir şeyi esirgeme. Kadın, erkek, çoluk, çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür. (Samuel 15/3)” Buda iyilik ve kötülük kavramının dinden dine değişebileceğinin kanıtı niteliğindedir. Yani bu durumda bu inancın Tanrısı insan ve canlı canına kastetmeyi onlar için iyi bir şey ilan etmiştir ve artık bu dine mensup bir insan için insan/canlı öldürmek ‘iyi’ bir eylem olmuştur. Ama inançlar tarafından değişkenlik gösteren ‘iyilik’ kavramında da bir problem vardır. Dünya üzerindeki neredeyse bütün inançlara insanında eli değmiştir. İnsanlar inandıkları dini kendi yaşamlarına göre uyarlamış, neyin iyi neyin kötü olduğuna Tanrıyı bahane ederekten bi nevi kendileri karar vermiştir. Bu yüzden cidden ideal Tanrı modelinden bahsediyorsak, böyle birşey olamaz. Tanrı bir şeyin iyi olmasına karar vermiştir, ve artık o iyi bir şeydir. Bir şeyin iyilik-kötülük durumunun insanlar tarafından değiştirilmesine gerek kalmaz çünkü Tanrı asla yanılmaz. 

Platon’un Euthyphro ikileminin bu birinci görüşüne felsefede “İlahi Emir Teorisi” denir. Bu görüşe göre Ahlakın kaynağı güçlü bir yerden, Tanrının iradesinden geldiği için bir şeyin iyilik durumunun değişmesine gerek yoktur. Çünkü zaten bu ahlak belkide insanın en çok güvenebileceği varlıktan, Tanrıdan geliyordur.

 

Şimdi birde diğer durum olan ‘ bir şey, iyi olduğu için tanrı tarafından buyurulmuştur.’ Durumunu inceleyelim;

Tanrı çok kompleks bir varlıktır. Onun gibi görmek, onun gibi düşünmek  onun yarattığı bir canlı olarak çok zor hatta neredeyse imkansız bir eylemdir. Hiçbir zaman tam olarak onun gibi  düşünemez, bir ‘tanrı gözü’ ile etrafa inceleyemeyiz. Bu yüzden burada size başka bir görüşü açıklayacağım.

Bu görüşe göre Tanrı bir şeyi buyurur çünkü zaten o şey iyidir. Peki eğer Tanrı iyilik kavramını tanımlamadan bırakırsa bir şeyin iyi olduğuna kim karar verir? Elbette insanlar. Bir insan vicdanen bile olsa bir eylemin iyi veya kötü birşey olduğunu bilir. Yani bence kötü bir eylem yapan bir insan bu eylemin kötü olduğunu bilerekten yapar. Her akıl sahibi insanın bir iradesi, bir düşünme yeteneği vardır ve bu onu diğer canlılardan ayıran en büyük özelliktir. Tanrı insana bir irade verdiyse bu iradeyi kullanmasını istediği için iyilik gibi ahlaki bir konuyu açıklamadan bırakmış olabilir.  Belkide bütün iyi-kötü kavramlarına ilk insandan itibaren insanlar karar vermiştir. Bu görüşten baktığın zaman ‘iyilik’ Tanrının iradesine bağlı olmaktan çıkıp evrensel bir kavrama dönüşür bu da insanın iradesinin ve aklının neden olduğunu biraz daha açıklar nitelikte olur. Bu görüşe göre İnsan iyiye ve kötüye kendisi karar verir ve verilen kararlar akla ve vicdana daha yatkın olur. Bir önceki görüşte tanrı ‘insanları öldür!’ diyorsa bu artık iyi bir eylem oluyordu. Ama bu görüşte insanın kendi iradesi ve vicdanı işin içine girdiği için böyle bir şey söz konusu olmuyor. Bu görüşe göre iyilik artık nesnel ve değişmez bir ölçüt oluyor. E zaten Tanrıda buna uygun davranıp da insanlara bu iyiliği emrediyor bu nedenle ortada bir sıkıntı kalmıyor gibi gözüküyor.

Fakat bu görüşte hala mükemmel bir görüş değildir. Halen bazı çelişkiler vardır. Eğer iyilik Tanrıdan bağımsız bir tanımsa Tanrı ahlakın kaynağı olmaktan çıkar. İyilik gibi ahlakın başlangıcı olarak sayılabilecek bir kavramı yönetmeyi reddeden bir varlık neden ahlakın kaynağı olsun ki? Bu da büyük bir tezat ortaya çıkarır. Eğer Tanrı iyiliği yönetmiyorsa onunda yaratıcısı olmaktan çıkar. Artık iyiliğin yaratıcısı bağımsız bir gerçekliktir. Ayrıca Tanrı iyiliği yaratmadığı için mutlak otorite ve mutlak kaynak olma özelliğinden biraz uzaklaşmış gibi görünür. Yani bu durumda Tanrı iyilik hariç herşeyi yaratmıştır ve iyiliği yaratmadığı için Tanrı, yaratıcı güç olmaktan uzaklaşır.

Bu görüşte Tanrı iyiliği iyi olduğu için buyurur demiştik. Buna göre Tanrı zaten var olan iyiliği buyurarak/emrederek emirlerinin önemini azaltıyor. Böylece Tanrının emirleri zorunluluk olmaktan çıkıp bu iyiliği yapmak için Tanrıdan aldığımız onay konumuna geliyor. Bu da Tanrının emir vermesini artık zorunlu kılmaz ve “Tanrı neden emir verir?” Sorusunu sormamıza neden olur.

Bence bu görüşte Tanrının konumunu sorgulatacak birçok değerlendirme vardır. Bu nedenle ben burada bir görüş savunacak olsam  “İlahi Emir Teorisi” ni savunurum.

Yazımın sonuna geldiniz. Okuduğunuz için Teşekkür Ederim.

 

Sahra Avcı 1362 11A

Yorumlar

  1. Ben ikinci yargıyı savunuyorum . Bence bir şey, bir eylem iyi olduğu için Tanrı tarafından buyrulmuştur .Tanrı bir şeyi buyuruyorsa o şey iyidir , iyi bir eylemdir ki ondan buyurmuştur .
    Yani iyi olan bir şey Tanrı istediği için değil o iyi bir şey olduğu için Tanrı tarafından buyrulmuştur .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüşün için teşekkür ederim İklim💕

      Sil
  2. Çok güzel ve açıklayıcı olmuş. Ben birinci yargıyı savunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüsünü belirttiğin için tesekkurler💕

      Sil
  3. Bir birey bir şeyin tanrı istediği için iyi olduğunu düşünüyorsa bu sorgulanmamış bir düşüncedir bence.Benim fikrim böyle olmasına rağmen yazının ilk bölümünü iyi buldum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Batuhan Aka 11A

Asya Akkaşlı 11A

Sümeyye Topuz 11A