Murat Kaan Demir 11A P2
Bence Thomas Mann’ın Büyülü Dağ romanında geçen bu cümle, insanın sanıldığı kadar “tek başına” bir varlık olmadığını anlatıyor. İnsan genelde kendi hayatını yaşadığını, kararlarını tamamen kendisinin verdiğini düşünür. Ancak aslında birey, farkında olsa da olmasa da yaşadığı çağın etkisini üzerinde taşır. Toplumda yaşanan olaylar, insanların düşünce yapıları, savaşlar, ekonomik durumlar ya da teknolojik gelişmeler insanın hayatına doğrudan veya dolaylı olarak yansır.
İnsan bazen kendi düşüncelerinin gerçekten kendisine ait olduğunu sanır. Oysa bu düşünceler, ailesinden, arkadaşlarından, okuldan ve medyadan etkilenerek şekillenir. Mesela günümüzde yaşayan bir genç ile yüz yıl önce yaşayan bir gencin hayalleri ve korkuları aynı değildir. Bunun sebebi kişisel özelliklerden çok, yaşanılan çağın sunduğu imkanlar ve yarattığı sorunlardır. Bu da gösteriyor ki insan sadece kendi bireysel hayatını değil, aynı zamanda çağdaşlarının hayatlarıyla iç içe geçmiş bir hayat yaşar.
Thomas Mann’ın bu sözünü önemli yapan şey, insanın bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu sürecin içinde yer aldığını söylemesidir. İnsan çoğu zaman yaşadığı dönemin etkisini fark etmez. Örneğin bir savaş döneminde yaşayan insanlar, istemeseler bile korku, belirsizlik ve kaygı duygularını hayatlarının merkezine alırlar. Aynı şekilde barış ve refah dönemlerinde yaşayan insanlar da daha umutlu ve özgür düşünebilir. Yani bireyin ruh hali ve hayata bakışı, büyük ölçüde çağının koşullarına bağlıdır.
Sonuç olarak, Thomas Mann bu cümleyle insanın hem bireysel hem de toplumsal bir varlık olduğunu anlatmaktadır. İnsan kendi hayatının başrolünde gibi görünse de aslında yaşadığı çağın ve toplumun bir parçasıdır. Bence bu düşünce oldukça doğrudur çünkü hiçbir insan, yaşadığı zamanın ve çevresindeki insanların etkisinden tamamen bağımsız bir şekilde yaşayamaz.
Murat Kaan Demir 11 A 1526
Yorumlar
Yorum Gönder