Sümeyye Topuz 11A P2
İnsan ve İçinde Yaşadığı Çağ “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...” Bence Thomas Mann’ın bu cümlesi, insanın varoluşunu yalnızca bireysel bir çerçevede ele almanın yetersiz olduğunu düşündürmektedir. Günlük hayatta insan çoğu zaman kendi hayatının merkezinde yer aldığını düşünür. Yaşadıklarını, aldığı kararları ve karşılaştığı sorunları tamamen kendisine ait görür. Ancak bu cümle, insanın yalnızca kendi kişisel hayatını yaşamadığını, aynı zamanda içinde bulunduğu çağın etkilerini de taşıdığını ifade etmektedir. Bu düşünce, insanın kim olduğu, nasıl yaşadığı ve ne kadar özgür olduğu gibi temel felsefi soruları gündeme getirmektedir. İnsan dünyaya belirli bir zaman diliminde gelir ve bu zaman dilimi onun kontrolü dışında oluşmuştur. Kişi hangi çağda, hangi koşullar altında yaşayacağını seçemez. İçine doğduğu çağ; düşünce biçimleri, değer yargıları, ahlak anlayışı ve genel kabulleriyle bireyin hayatını şekillendirir. Bu nedenle insanın düşünceleri ve davranışları, yaşadığı çağdan tamamen bağımsız değildir. Thomas Mann’ın bu cümlesi, bireyin hayatının tarihsel ve toplumsal bir bağlam içinde anlam kazandığını göstermektedir. Cümlede yer alan “bilinçli veya bilinçsiz” ifadesi, insanın bu etkiyi her zaman fark etmediğini vurgulamaktadır. İnsan bazen yaşadığı çağın farkındadır ve bu çağın etkilerini sorgular. Ancak çoğu zaman bu etkiler o kadar doğal hâle gelir ki, insan bunları sorgulamaz bile. Kendi düşüncelerini evrensel ve değişmez doğrular olarak kabul edebilir. Oysa bu düşünceler, büyük ölçüde yaşadığı dönemin ortak kabullerinin bir sonucudur. İnsan, çağının içinde büyürken bu etkileri fark etmeden içselleştirir. Bu durum, bireyin özgürlüğü meselesini de gündeme getirmektedir. İnsan gerçekten özgür müdür, yoksa yaşadığı çağ tarafından belirlenmiş midir? Thomas Mann’ın sözü, bu soruya kesin bir cevap vermek yerine insanı düşünmeye sevk etmektedir. İnsan seçim yapan bir varlıktır; ancak bu seçimler yaşadığı çağın sunduğu imkânlar ve sınırlar içinde gerçekleşir. Bu nedenle insanın özgürlüğü mutlak değildir. İnsan, özgür olduğunu düşünürken bile aslında çağının çizdiği çerçevenin içinde hareket ediyor olabilir. İnsan yalnızca çağından değil, çağdaşlarından da etkilenir. Toplumda yaşayan bireyler birbirlerinden bağımsız değildir. İnsanlar birbirlerinin düşüncelerinden, davranışlarından ve yaşadıklarından etkilenir. Toplumda yaşanan olaylar, bireyin hayatına doğrudan ya da dolaylı olarak yansır. İnsan, bu olaylara uzak durmayı seçse bile, tamamen etkilenmeden yaşayamaz. Bu durum, bireysel hayat ile toplumsal hayatın ne kadar iç içe olduğunu göstermektedir. Bu cümle aynı zamanda insanın yalnız olmadığını da hatırlatır. İnsan, kendi hayatını yaşarken aslında başkalarıyla birlikte yaşar. Başkalarının yaşadıkları sevinçler, acılar, korkular ve umutlar, bireyin hayatına yansır. İnsan, çağdaşlarıyla ortak bir zaman dilimini paylaşır ve bu ortaklık, bireyin yaşamını şekillendirir. Bu nedenle insanın hayatı, yalnızca kendisine ait bir hikâye değildir. Günümüz açısından bakıldığında bu düşünce daha da anlam kazanmaktadır. İnsanlar bugün hızlı değişimlerin yaşandığı bir çağda yaşamaktadır. Teknoloji, iletişim ve bilgiye erişim, insan hayatını büyük ölçüde etkilemektedir. İnsanlar çoğu zaman bu durumu sorgulamadan kabul eder ve başka bir yaşam biçimi düşünemez hâle gelir. Bu da çağın etkisinin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. İnsan, kendi hayatını yaşadığını düşünürken aslında çağının dayattığı koşullar içinde yaşamaktadır. Bu söz, insanın kendini tanıması açısından da oldukça önemlidir. İnsan kendini tanımak istediğinde genellikle iç dünyasına yönelir. Ancak yalnızca iç dünyaya bakmak yeterli değildir. İnsan, yaşadığı çağın kendisi üzerindeki etkilerini de sorgulamalıdır. Çünkü bireyin düşünceleri, korkuları ve beklentileri, büyük ölçüde yaşadığı dönemin ürünüdür. İnsan bu durumu fark ettiğinde, kendini daha bilinçli bir şekilde değerlendirebilir. Ayrıca bu düşünce, insanın sorumluluğunu da gündeme getirir. İnsan yalnızca çağından etkilenmez, aynı zamanda çağını da etkiler. Bireyin aldığı kararlar, yaptığı tercihler ve sergilediği davranışlar, yaşadığı dönemin şekillenmesine katkıda bulunur. Bu nedenle insan yalnızca kendi hayatından değil, içinde yaşadığı toplumdan da sorumludur. Thomas Mann’ın bu cümlesi, bireyin bu sorumluluğunu dolaylı olarak hatırlatmaktadır. Sonuca gelecek olursak; Thomas Mann’ın bu sözü, insanın yalnızca kendi kişisel hayatını yaşayan bir varlık olmadığını, aynı zamanda yaşadığı çağın ve çağdaşlarının hayatlarını da taşıdığını ifade etmektedir. Bana göre bu düşünce, insanı hem özgürlüğü hem de sınırları üzerine düşünmeye yöneltmektedir. İnsan, kendi hayatını yaşarken farkında olarak ya da olmayarak çağının izlerini taşır. Bu gerçeği kabul etmek, insanın kendini ve dünyayı daha derin bir bakış açısıyla anlamasını sağlar. Bu nedenle bu cümle, felsefi açıdan üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken, derin anlamlar barındıran bir ifadedir.
Sümeyye TOPUZ 11/A 1364
Yorumlar
Yorum Gönder