Zeynep Yağmur Eryılmaz 11A P2
Çevremiz bizi doğrudan olmasa da çoğu zaman dolaylı olarak etkiler. Bu etkileşim kaçınılmazdır çünkü insan, birey olduğu kadar bir topluma ve zamana da ait bir varlıktır.
Aslında ilk bakışta hayatımız, kendi kararlarımız,tercihlerimiz ve düşüncelerimiz üzerinden ilerliyormuş gibi görünüyor ancak aslında sandığımız kadar bağımsız değiliz. Tüm bu kararların,düşüncelerin şekillenmesinde bir çok etki var. Doğduğumuz andan itibaren bir çağın içine düşeriz ve o çağın düşünce yapısı,kültürü,korkuları,inandıkları ile büyürüz.Bu bakış açısı, felsefede varoluşçuluk anlayışıyla ilişkilendirilebilir. Varoluşçuluğa göre insan, kendi varlığını anlamlandırmakla yükümlüdür; fakat bu süreç tamamen özgür bir zeminde gerçekleşmez. İnsan, belirli koşullar içine doğar ve bu koşullar onun yaşamını kaçınılmaz olarak etkiler. Sosyal etkileri düşünecek olursak, topluluk içinde bireyler kabul görmek ve aidiyet hissetmek için sürekli ölçüp tartarlar ve sosyal normlara uyum sağlarlar. İşte bu şekilde kendi benliğimizden saparız ve farkına bile varmayız.Bunları yazarken bir düşündüm de gerçekten fikilerimiz üzerinde ne çok etki varmış. Bu farkındalık, insanı daha anlayışlı ve empati kurabilen bir birey haline getirebilir. Kendi hayatımıza bu açıdan bakmak, yaşadığımız zorlukları anlamlandırmamıza yardımcı olur.
Sonuç olarak bu cümle, insanın kimliğinin yalnızca “ben”den ibaret olmadığını güçlü bir şekilde ifade eder. İnsan, kendi hayatını yaşarken aynı zamanda çağının ruhunu da taşır. Bu nedenle bireyin kendini anlaması, içinde bulunduğu zamanı ve toplumu anlamasından ayrı düşünülemez. Thomas Mann’ın bu sözü, insanın hem bireysel hem de toplumsal bir varlık olduğunu hatırlatan, derin ve düşündürücü bir felsefi tespittir.
Zeynep Yağmur Eryılmaz 11A 1541
Yorumlar
Yorum Gönder