Ayşe Cemre Selek 11A P2
“İnsan birey olarak yalnızca kendi hayatını değil, aynı zamanda bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi çağının ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” Thomas Mann’ın Büyülü Dağ adlı eserinde geçen bu cümle, insanın toplumdan ne kadar bağımsız olabileceği sorusunu düşündürüyor. İnsan kendini bireysel bir varlık olarak görse de, düşüncelerinin ve seçimlerinin büyük bir kısmı içinde yaşadığı toplumla bağlantılıdır. Hepimizin kendine ait fikirleri olduğunu düşünürüz. Ancak bu fikirlerin ne kadarı gerçekten bize aittir? Düşüncelerimizin tamamen özgün olduğunu savunsak bile, bir noktada yaşadığımız çevrenin ve hayat şartlarının etkisi ortaya çıkar. İnsan doğduğu andan itibaren ailesinin tutumlarıyla ve çevresinde gördükleriyle bir düşünme biçimi geliştirir. Aile ise kendi öğrendiklerini, geçmişten gelen değerleri çocuğa aktarır ve bu durum nesiller boyunca devam eder. Buna din konusu iyi bir örnek olabilir. Çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda büyüyen bireylerin, küçük yaşlardan itibaren bu dine ait değerlerle karşılaşması kaçınılmazdır. Bugün benimsediğimiz inançların bir kısmı, gerçekten kendi sorgulamalarımızdan çok, içinde bulunduğumuz toplumla ilgili olabilir. Eğer farklı bir coğrafyada, farklı bir inancın yaygın olduğu bir yerde doğsaydık, bu kez büyük ihtimalle o yönde etkilenirdik. İnsanların çoğunluğa uyma eğilimi de bu durumu açıklar. İnsanlar genellikle yalnız kalmamak ve dışlanmamak için çevrelerine uyum sağlamayı tercih eder. Bu duruma örnek olarak Asch deneyini düşünebiliriz. Bu deneyde, cevabı oldukça açık olan bir soruda bile, çoğunluk yanlış cevap verdiğinde bireylerin doğruyu bildikleri hâlde onlara uydukları görülür. Yanlış olduğunu fark etseler bile, yalnız kalmamak için çoğunluğun fikrini benimseyebilirler. Bu durum, düşüncelerimizin sandığımızdan çok daha fazla başkalarıyla bağlantılı olduğunu gösterir. Aslında günlük hayatta yaptığımız pek çok seçim de buna benzer. İnsanlar bazen bir mesleği gerçekten istediği için değil, ailesinin beklentilerine ya da maddi şartlara göre seçer. Kıyafet tercihleri, saç modelleri ya da beğeniler bile çoğu zaman dönemin modasına ve çevredeki insanların etkisine göre şekillenir. Kendi zevkimiz sandığımız şeyler bile, toplumdan tamamen bağımsız değildir. Bu durum bazen insanı durup düşünmeye itiyor. Kendi düşüncelerimizin ne kadarının bize ait olduğunu fark etmek, birey olmanın sınırlarını sorgulatıyor. Toplumdan etkilenmenin kaçınılmaz olması, insanın kendini ne kadar bağımsız görebileceği konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Kısaca bireyin toplumdan tamamen ayrılması mümkün değildir. İnsan başkalarını etkilerken, aynı zamanda onlardan etkilenir ve hiçbir zaman sadece kendi hayatını yaşamış olmaz. Toplum ve zaman, farkında olmasak da düşünce biçimimizi ve hayata bakışımızı şekillendirir. Bu yüzden bireysel hayat dediğimiz şey, toplumdan tamamen bağımsız değildir. Sonuç olarak bu söz, bana göre, insanın sadece “ben” diyerek yaşayamayacağını gösterir. Hepimiz yaşadığımız çağın izlerini taşırız ve bunu fark etmek, kendimizi ve çevremizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Ayşe Cemre Selek 11/A 1439
Yorumlar
Yorum Gönder