Sümeyye Topuz 11A

 

Vicdanın Sessizliği: Görmek mi, Görmezden Gelmek mi?

Hayatta bazı anlar vardır; insanın kim olduğunu, neye inandığını ve hangi değerlere tutunduğunu belirler. Zaman, bir anda donar; bütün sesler susar, yalnızca vicdanın yankısı kalır. Ahmet’in, kör olduğunu bildiği Mehmet’in uçuruma doğru yürüyüşünü görmesi de işte böyle bir andır. O anda dünya küçülür, iki insan kalır: biri gören ama susan, diğeri görmeyen ama güvenen. Ve bu ikisinin arasındaki çizgi, insan olmanın en ince sınırıdır.

Ahmet’in içinde bir fırtına kopar. Görmek, bazen bilmekten daha ağırdır. Çünkü görenin sorumluluğu vardır. Fakat Ahmet’in gözlerinde bir başka karanlık büyür — nefretin karanlığı. Belki Mehmet onu geçmişte kırmıştır, belki ondan nefret etmesi için bir neden vardır. Ama o an geldiğinde, Ahmet’in kalbi bir karar verir: Uyarabilir, bağırabilir, elini uzatabilir… ama yapmaz. Sadece izler. Çünkü bazen insan, eylemsizliğiyle bile suç işler.

İnsan ruhu karmaşıktır; adalet duygusuyla intikam isteği aynı kalpte yaşayabilir. Ahmet, belki kendi acısını dengelediğini düşünür; “O da benim kadar acı çeksin,” der içinden. Ama bilmez ki, kötülük asla adaleti doğurmaz. Nefretin susturduğu vicdan, bir süre sonra kendi sahibini yakar. O anda düşen sadece Mehmet değildir; Ahmet’in içindeki insanlık da uçurumdan yuvarlanır.

Hukuk, bu olayı belki “cinayet” olarak görmez. Çünkü ortada fiil yoktur, doğrudan bir müdahale yoktur. Ama insanlık, kanunlardan daha derin bir şeydir. Birini öldürmek için her zaman el kaldırmak gerekmez; bazen elini uzatmamak da yeter. Sessizlik de bir silahtır. Ahmet’in sessizliği, Mehmet’in düşüşünü hızlandıran görünmez bir rüzgâr gibidir. Dışarıdan suçsuz görünen bu tutum, içeride bir mahkemeyi başlatır — vicdan mahkemesini. Ve o mahkeme, hiçbir zaman tam kapanmaz.

İşte insani boyut burada gizlidir: Ahmet’in hikâyesi, hepimizin içinde yankılanır. Çünkü hepimiz bazen başkasının düşüşünü izleriz; bazen müdahale edebileceğimiz hâlde susarız. Belki korkudan, belki ilgisizlikten, belki de “bana ne” duygusundan. Fakat insanı diğer canlılardan ayıran tam da bu farkındalıktır — başkasının acısını görebilmek, onu hissedebilmek. Ahmet bunu yapmadığı anda sadece bir hata değil, bir “insanlık eksilmesi” yaşamıştır.

Bu olayda cinayetin tanımı değişir. Artık mesele, sadece birini öldürmek değil, birini yaşatmaktan vazgeçmektir. Çünkü bazen birini kurtarmamak, öldürmekle eşdeğerdir. Hukuk bunu “suç” olarak görmese de, vicdan “göz yummak”la “öldürmek” arasında fark bırakmaz. Mehmet’in bedeni uçurumdan düşerken, Ahmet’in ruhu da içten içe çürümeye başlar. Gözleri gören biri, kalbi körleşmişse, artık o da karanlığın içindedir.

Sonuçta bu olay, sadece bir “cinayet mi değil mi?” sorusu değildir; insanın kendi insanlığıyla yüzleşmesidir. Ahmet belki yasalar karşısında masumdur ama vicdanı karşısında mahkûmdur. Çünkü insanı iyi ya da kötü yapan şey, eylemleri kadar, eylemsizlikleridir. Bazen en büyük suç, hiçbir şey yapmamaktır. Ve belki de en derin uçurumlar, insanın içinde gizlidir.

Sümeyye TOPUZ

11/A 1364

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı olmuş. Akıcı bir anlatıma sahip. Özellikle benzetmelerim, betimlemelerin, örenklemelerin müthişti. Ayrıca sorular sorup akışı daha da canlı hale getirmişsin. Ellerine sağlık ☺️👏💕

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. İnsan ruhunun karmaşıklığı ve insanın vicdan-akıl arasındaki seçimini çok güzel aktarmışsın.Açık ve akıcı bir metin olmuş.Özgün bir yazı yazmışsın.Ellerine sağlık 💞

    YanıtlaSil
  5. Aynı şekilde düşünüyorum,bence ne kadar kanunda bir suç sayılmasa bile aslında bir insanın ölümüne göz yummak bile benim için bir cinayettir, yazının derinliği çok güzel ve havası çok hoş ,eline sağlık 🩷

    YanıtlaSil
  6. Waoooow... Tek kelimeyle büyüleyiciydi. Okurken ister istemez düşündüm, sorguladım. Telefonu elime alıp bir bakayım Sümeyye ne yazmış dedim ama itiraf etmeliyim ki bana bu kadar şey katacağını tahmin etmemiştim. Akıcı anlatımın, düşünmeye teşvik eden söylemlerin ve vicdanlara dokunuşun bunu yaparken de kendinden kattıklarına bayıldım.Eline emeğine sağlık ♥️♥️♥️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Batuhan Aka 11A

Asya Akkaşlı 11A